Yazar: İlknur Çiçek
Kalkınma kavramı; zamana bağlı olarak değişme, farklı bakış açıları ve farklı uzmanlık alanları tarafından farklı şekillerde ele alınması üzerine pek çok tartışmaya konu olmaktadır. Kimi zaman yalnızca ekonomik veriler kalkınmayı açıklarken kimi zaman ise nicel veriler ile nitel değişimler kalkınmayı açıklamak amacı ile kullanılmakta ve ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel, vb. onlarca gösterge bu kapsamda ele alınmaktadır. Kavram ve tanımı çerçevesinde oluşan, zaman içinde değişen tüm bu farklı değerlendirmelerin özünde, dünyanın içinde bulunduğu kaçınılmaz iletişim ve değişim süreci yatmaktadır. Sosyal kalkınma da toplumun amaç ile hedeflerine ulaşması için toplumun yapısı ve çevresindeki niteliksel değişiklikleri açıklamaya çalışır. Gelişme, tüm tarihsel dönemlerde tüm toplumlara uygulanabilir bir şekilde, daha yüksek düzeyde enerji, verimlilik, kalite, üretkenlik, karmaşıklık, anlama, yaratıcılık, ustalık, zevk ve başarı içeren yukarı doğru yükselen bir hareket olarak tanımlanabilir1[1]. Kalkınma, yalnızca belirli sonuçlar için oluşturulmuş bir dizi politika ve program değil, bir sosyal değişim sürecidir. Son beş yüzyıl boyunca bu süreç hız ve yoğunlukta arttı ve son beş yılda hızlanmada belirgin bir artışa tanık oldu.[2]
Toplumsal değişimi yönlendiren temel mekanizma, daha iyi organizasyona yol açan farkındalığı arttırmaktır. Toplum ilerleme için yeni ve daha iyi fırsatlar algıladığında, bu yeni açılımlardan başarılı bir şekilde yararlanmak için yeni örgütlenme biçimleri geliştirir. Yeni örgütlenme biçimleri, amaçlanan sonuçları elde etme fırsatlarını kullanmak için mevcut sosyal enerjileri, becerileri ve kaynakları daha iyi kullanabilir. Kalkınma, gelişim çabalarının sonuçlarını etkileyen birçok faktör tarafından yönetilir. Toplumsal kalkınmayı yönlendiren bir güdü ve bu değişimin gerçekleşmesi için gerekli önkoşullar olmalıdır. Sebep, bu değişimin gerçekleşmesini engelleyen engellerin üstesinden gelebilecek kadar güçlü olmalıdır. Kalkınma aynı zamanda sermaye, teknoloji ve destekleyici altyapı gibi kaynakları da gerektirir. Sosyal kalkınma bir başka ifadeyle toplumun zorlukları ve fırsatları karşılamak için kaynakları organize etme kapasitesinin sonucudur. Toplum, gelişimi boyunca iyi tanımlanmış aşamalardan geçer. Göçebe avcılık ve toplayıcılık, kırsal tarım, kentsel, ticari, endüstriyel ve sanayi sonrası toplumlardır. Daha sonraki bir aşamada, yenilikler topluluğun diğer üyeleri tarafından kabul edilir, taklit edilir, organize edilir ve kullanılır.
Yenilikleri desteklemek için getirilen organizasyonel iyileştirmeler aynı anda fiziksel, sosyal, zihinsel ve psikolojik olmak üzere dört farklı düzeyde gerçekleşebilir. Ayrıca, kalkınmayı teşvik etmede dört farklı kaynak türü yer almaktadır. Bu dördünden fiziksel kaynaklar en görünür, ancak en az genişleme yeteneğine sahiptir. Organizasyon kalitesi ve bilgi girdileri arttıkça kaynakların verimliliği büyük ölçüde artar. Gelişme hızı ve kapsamı toplumun içinde bulunduğu aşamaya göre değişmektedir. Üç ana aşama fiziksel, hayati (hayati, bireyleri başarmaya iten insanlığın dinamik ve gergin sosyal enerjilerini ifade eder) ve zihinseldir. Sosyal kalkınma böylece toplumdaki her bireyin refahını iyileştirerek herkes için bütüncül bir şekilde potansiyellerin gerçekleştirilmesini sağlar. Toplumun başarısı, her vatandaşın refahı ile bağlantılıdır. Bu bakımdan refahı belirleyen faktörlerin eşit ve erişilebilir olması sosyal kalkınmanın temel amaçlarından birisi olarak adlandırılabilir. Tüm vatandaşların güven içerisinde, eşit hak ve hizmetlere erişebilir olmasına yönelik mevcut engellerin, dar boğazların ortadan kaldırılması gerekir. Tam da bu noktada tespit edilen sorunlara yönelik oluşturulacak olan çözümler sosyal kalkınmanın gerçekleşmesini sağlayacaktır. Örneğin; yoksulluk içinde yaşayan insanların her zaman fakir olacağını kabul etmek yerine yoksulluğun ortadan kaldırılması için gerekli yapılacak amaç ve hedefleri belirlemek sosyal kalkınmanın bir parçasıdır.
Kalkınmayı ölçmeye yönelik spesifik göstergeler, ekonomik verilerden, teknik yeniliklerden, siyasi veya yasal sistemdeki değişikliklerden ve yaşam beklentisi, hastalık ve engellilik riski gibi bireysel yaşam şansını etkileyen sorulara kadar değişebilir. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla gibi endeksler ise odak bir yönelim haline geldi ve genellikle sistemin performansını değerlendirmek için kilit bir figür olarak görülüyor. Bununla birlikte, GSYİH’nın, özellikle gelişmiş ülkeler için bağlı olduğu başka etkenlerle de değerlendirme ölçütünü oluşturmaktadır. Örneğin, çevresel zararlar dikkate alınmaz ise ekonomik faaliyetin sürdürülebilirliği de dikkate alınamaz. Sosyal İlerleme Endeksi, ülkelerin vatandaşlarının sosyal ve çevresel ihtiyaçlarını ne ölçüde karşıladığını ölçen Uluslararası Kuruluş Zorunlu Sosyal İlerleme tarafından geliştirilen bir araçtır. Üç alanda veya boyutta elli iki gösterge vardır:
*Temel İnsan İhtiyaçları, Refahın Temelleri ve Ulusların Göreceli Performans Göstergeleri
İlerlemeyi ölçmek için kullanılabilecek endeksler şunları içerir:
o Geniş ekonomik ilerleme önlemleri
o Engelliliğe göre ayarlanmış yaşam yılı
o Yeşil ulusal ürün
o Cinsiyete Bağlı Gelişim Endeksi
o Gerçek İlerleme Göstergesi
o Gayri Safi Milli Mutluluk
o Gayri Safi Milli Refah
o Mutlu Gezegen Endeksi
o İnsani Gelişme Endeksi
o Legatum Refah Endeksi
o Sosyal İlerleme Endeksi
o OECD Daha İyi Yaşam Endeksi
o Öznel yaşam doyumu
o Nerede doğacak Endeksi
o Vikiprogress
o Dünya Mutluluk Raporu
o Dünya Değerler Araştırması
Sosyal gelişmeyi ölçerken dikkate alınması gereken birçok olası gösterge vardır. Çoğu zaman, yaşam beklentisi (sağlık) ve yetişkin okuryazarlık oranı (eğitim) kullanımı, sosyal olarak gelişmiş ülkelerin nasıl olduğunun bir resmini çizen iki güvenilir göstergedir. Bu rakamlardan zaman içindeki ilerlemeyi ölçmenin yanı sıra birçok sonuca ulaşabiliyoruz. Örneğin, Güney Afrika’da 1996’da resmi eğitimi olmayan nüfusun yüzdesi yüzde 19,1 iken, 2011’de büyük ölçüde yüzde 8,7’ye düşmüştü. Bu, daha fazla Güney Afrikalı çocuğun eğitildiğini gösteriyor. Sosyal gelişmeyi değerlendirirken, genellikle büyük farklılıkların olduğu yerlerde cinsiyeti de dikkate almalıyız.
Yerel yönetimler (belediyeler) özelinde yenilikçi sosyal kalkınma projelerinin gerçekleştirilmesi üzerine ihtiyaç duyulan konsept geliştirmek için belediyelerin bunu nasıl yapacaklarının sorusunun yanıtlanması gerektiğini düşünüyoruz.
Force &Brothers Danışmanlık olarak, Yerel yönetimlerin bu projeleri geliştirirken izleyeceği uygulama adımlarını ortaya koymasına yönelik stratejileri geliştirmesinde bir katalizör etkisi sağlarız.
[1] 1 Jacobs, Garry and Asokan N., “Towards a Comprehensive Theory of Social Development”. In: Human Choice, World Academy of Art & Science, USA, 1999, p. 152.
2 International Commission on Peace and Food, Uncommon Opportunities: An Agenda for Peace and Equitable Development, Zed Books, UK, 1994, p. 163