Yazar: Setenay Demir
Sürdürülebilir ekonomik ve sosyal kalkınma projeleri, toplumların refahını artırmak, kaynakları korumak ve gelecek nesiller için daha iyi bir dünya bırakmak için kritik öneme sahipler. Ancak yıllar boyu etkisini sürdürerek, başarılı iyi uygulama örnekleri haline gelecek fikirleri hayata geçirmek ve toplumlar üzerinde pozitif ve kalıcı bir etki bırakmak için bir arada düşünülmesi gereken temel taşlar mevcut.
Katılımcı Yaklaşım
Sürdürülebilir nitelikleriyle öne çıkan projelerin ortak noktalarından bir tanesi yerel toplumun ihtiyaçlarına ve beklentilerine odaklanmalarıdır. Katılımcı bir yaklaşım temel düzeyde hedef kitleyi benimsemek, yerel halkın projeye dahil olmasını ve karar alma süreçlerine katkı sağlamasını anlamına gelmektedir.
Grameen Bank örneği, Bangladeş’te yoksul kadınlara mikrokredi sağlama konusunda öncü bir rol oynayarak bugün 81 ülkede faaliyet gösteren başarılı bir sosyal girişimcilik örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. 1973 yılında yerel düzeyde faaliyete geçen bu modelle, mikrokredi alacak bireyler, kendi işlerini kurarak topluluklarını destekleme şansı bulmakta. Katılımcı yaklaşım mantığıyla geleneksel gelir modelleri içerisinde yer bulamayan kitlenin başarılı analiziyle hayata geçirilen Grameen Bank modeli, yerel toplulukların ihtiyaçlarına odaklanarak onların ekonomik kalkınmasına yardımcı olmaya devam ediyor.
Çok Paydaşlı İş Birliği
Sosyal ve ekonomik kalkınma projeleri genellikle farklı paydaşların bir araya gelmesini gerektirir. Bu sebeple, kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve yerel liderler gibi çeşitli paydaşların iş birliği yapması ve ortak hedeflere odaklanması önemlidir.
Küresel uzmanların değerlendirmeleri ışığında son on yıldır sürdürülebilirlik lideri olarak anılan Unilever sürdürülebilirlik konusunda farklı paydaşlarla iş birliği yaparak sosyal ve çevresel etkileri azaltmayı amaçlıyor. Ürünlerin üretiminden tüketici kullanımına kadar olan süreçte, tüm paydaşları bu sürece dahil ediyor. Unilever, 190’dan fazla ülkede satılan ürünleri ile her gün 2,5 milyar tüketiciye ulaşan küresel bir ticari marka olmanın yanı sıra mevcut sürdürülebilirlik hedeflerinin ötesini anlamak ve paydaşlarının görüşlerini almak amacıyla küresel araştırma raporları oluşturuyor. Unilever’in değer zincirindeki 276 kilit paydaşın yanı sıra dünya çapındaki 40 bini aşkın çalışanının dahil edildiği araştırma sonuçları gelecekte odaklanması beklenen öncelikleri ortaya koyuyor. Unilever, benzeri araştırmalarla Sürdürülebilir Yaşam Planı kapsamında %100 sürdürülebilir tarım, 1 milyar insanın yaşamını iyileştirme ve alt marka gruplarının çevresel ayak izlerini %50 oranında azaltma gibi hedeflerle sektör paydaşlarının yanı sıra tüketicilerinin de sürdürülebilirlik konusunda katlı sunmaları için çok paydaşlı misyonlar geliştiren başarılı bir örnek olarak liderliğini koruyor.
Sürdürülebilirlik Odaklı Planlama
Projelerin sadece kısa vadeli değil, uzun vadeli etkilerini de göz önünde bulundurmak önemlidir. Sürdürülebilirlik kavramı her ne kadar on yıldır hayatımızda olsa ve çeşitli kavramlarla bir arada kullanılsa da kaynakların dengeli bir şekilde kullanılması, çevresel etkilerin minimize edilmesi ve ekonomik etkinliğin korunması anlamına gelir.
Costa Rica, son yıllarda sürdürülebilir enerji kullanımı için hedefler belirleyerek yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı altyapı oluşturma konusunda dikkat çekiyor. Kosta Rika Sürdürülebilir Gelişme Endeksi sıralamasında ilk sırada yer alan, ortalama yaşam beklentisinde ABD’yi geçen dikkate değer bir ülke. 2021 yılında, Kosta Rika’da üretilen elektriğin %100’e yakını hidroelektrik, jeotermal, rüzgâr, biyokütle ve fotovoltaik gibi yenilenebilir kaynaklardan sağlanmış; bu da ülkeyi doğasıyla uyumlu bir ilişki içinde konumlandırmıştır (IEA, 2023). Sosyal ve ekonomik kalkınmayı destekleyen yenilenebilir elektrik üretimine duyulan ihtiyaç, enerji kooperatiflerinin yenilenebilir enerjiyi sürdürülebilir bir şekilde üretmesi ve dağıtması sayesinde iş birliği yoluyla başarılı bir şekilde karşılanmaktadır. Endüstriyel enerji üretimine alternatif olarak kooperatif yapısını benimseyen ülke kesintisiz, güvenilir elektrik sağlanması ve çevresel sürdürülebilirliğe öncelik veren hizmet sunumu ile 104.000 ortağının refahını artırıyor.
Kaynak Yönetimi
Projelerin başarısı, kaynakların etkin ve verimli bir şekilde yönetilmesine bağlıdır. Finansal kaynakların yanı sıra insan kaynaklarının, doğal kaynakların ve zamanın akıllıca kullanılmasını içerir.
Amsterdam, şehir planlamasında sürdürülebilir su yönetimini benimseyerek yağmur suyunun geri kazanılması ve kullanılması konusunda öncü bir rol oynuyor. Bu yaklaşım, su kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmayı ve suyun sürdürülebilirliğini sağlamayı amaçlıyor. Amsterdam mimari çözümler ile de ekolojik kent olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Sürdürülebilirlik her alanda dikkate alınıyor ve günden güne gelişirken doğal kaynak kullanımı ve bilinçli tüketim konusunda stratejik hedefleri ve başarılarıyla dikkat çekerken nüfusuna dünyanın en temiz su kaynaklarını sunuyor.
Değerlendirme ve Ölçüm
Proje sürecinin her aşamasında etki ölçümü yapmak ve sürekli değerlendirme yapmak başarıyı garantilemede önemlidir. Eksiklikleri belirlemek ve projenin hedeflerine ulaşmasını sağlamak için stratejileri ayarlamak sürdürülebilirlik ilkesini yakalamak için önemlidir.
BM’nin Millennium Kalkınma Hedefleri girişimi, dünya çapında sosyal ve ekonomik gelişmeyi ölçmek için bir çerçeve oluşturdu. Bu hedefler, ilerlemenin izlenmesini ve projelerin etkisini değerlendirmeyi sağlayarak başarıyı ölçmeye yardımcı olabilecek önemli kriterle olduğundan; proje fikirleri hayata geçirilirken dikkate değer, uygulamayı ve ölçmeyi kolaylaştıran önemli kriterle sunarak başarı şansını artırmaktadır.