Yazar: Berika Özben
Dünya genelinde çevresel sorunlarla mücadelede etkili bir araç olarak öne çıkan emisyon ticaret sistemlerinin sayısı her geçen gün artmaktadır. 2021 yılında Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde gözden geçirilen Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS)’nin amaçlarından birisi, diğer ülkelerde benzer karbon rejimlerinin oluşmasını teşvik etmektir. Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’nın, AB’ye ihraç edilen ürünlere uygulanacak olması ve etkin bir karbon rejimine sahip olan ülkelerin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’ndan muaf tutulacak olması, gelecek yıllarda dünya genelinde emisyon ticaret sistemlerinin sayısının artmasına yol açacaktır. Bu yazıda, özellikle AB ETS’nin işleyişini ele alarak küresel sürdürülebilirlik çabalarına nasıl katkıda bulunduğunu ve Türkiye’ye olan etkilerini inceleyeceğiz.
AB Emisyon Ticaret Sistemi
2005 yılında kurulan AB ETS, AB’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde kullandığı en önemli enstrümanların başında yer almaktadır. AB emisyonlarının yaklaşık %40’ını kapsayan ETS’de uygulanan karbon sınırlandırması ve ticareti (cap and trade) sayesinde, özellikle enerji yoğun endüstrilerin rekabet gücüne zarar vermeden düşük emisyonlu sistemlere geçilmesi ve Paris İklim Antlaşması’nın belirlediği 1,5 derece hedefine ulaşılması amaçlanmaktadır.
AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin İşleyişi
ETS sera gazı salımını azaltmaya yönelik piyasa temelli bir “cap and trade” sistemidir. İşleyiş aşamaları şu şekildedir:
Bu süreçte, her yıl belirlenen üst sınır lineer azaltma faktörü (LRF) ile azaltılır. LRF ile iklim hedefi arasında doğrudan bir ilişki vardır. LRF ne kadar yüksekse, emisyonların o kadar düşmesi beklenir.
Sistemi daha iyi anlamak için bir örnek üzerinden gidebiliriz. A ve B olarak adlandırdığımız iki tesis düşünelim. Her ikisi de yılda aynı miktarda sera gazı salımına neden oluyor. Ancak, getirilen bir sınırlama ve ticaret uygulaması olan ETS çerçevesinde, her iki tesisin yılda 60 karbon kotasına sahip olmaları gerekiyor.
Yılda 100 ton sera gazı salan her iki tesisin, ETS’ye uyum sağlamak için emisyonlarını 40’ar ton azaltmaları gerekiyor. Ancak, A tesisi yatırım maliyetleri nedeniyle sadece 20 ton azaltma yapabilirken, B tesisi bu hedefi 60 ton azaltarak başarıyor.
Bu durumda, A tesisi 20 karbon kotasına ihtiyaç duyarken, B tesisinin elinde 20 fazla karbon kotası kalıyor. ETS kapsamında, A tesisi piyasa karbon fiyatlarına göre B tesisinden 20 karbon kotası satın alarak emisyonlarını dengeleyebilir.
AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin Faydaları
ETS, çevresel ve ekonomik açılardan birçok fayda sağlar:
AB Emisyon Ticaret Sistemi ve Gözden Geçirilme Teklifi Türkiye için Ne Anlama Geliyor?
Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması gereğince AB’ye ihraç edilecek ürünlere karbon ücretleri getirilecek. Bu ücretler AB ETS’deki haftalık ücretlere göre belirlenecek. Bu bağlamda AB ETS’deki karbon ücretleri, Türkiye’den AB’ye ihraç edilen bazı ürünler için konulacak vergilerin miktarında belirleyici olacak. Türkiye’nin Sınırda Karbon Mekanizması kapsamında AB’ye vergi ödememesi için AB ETS’ye benzer bir karbon rejimine sahip olması gerekiyor. Eğer Türkiye’deki üreticiler yeni kurulacak emisyon ticaret sistemi kapsamında vergilerini etkin bir şekilde öderlerse Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’ndan muaf tutulabilecek.[1]
Sonuç
AB ETS, çevresel sorunlara etkili bir çözüm sunarken, özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde gözden geçirilen AB ETS, düşük emisyonlu sistemlere geçişi teşvik etmektedir. Türkiye için ise, Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’nın getirdiği vergi sorumluluğunu azaltmak adına AB ETS’ye benzer bir karbon rejimine geçme ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin bu sistemi etkili bir şekilde uygulaması, uluslararası ticarette rekabet avantajı sağlayabilir ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunabilir.
Kaynakça
https://sonbuzulerimeden.blogspot.com/search?q=emisyon+ticaret+sistemi
[1] https://yesilbuyume.org/emisyon-ticaret-sisteminin-gozden-gecirilmesi/